Mehmet Çatakçı Tarihin en zorlu ekonomik kriziyle baş etmeye çalışan Türkiyenin ekonomide, hukukta, özgürlüklerde kısacası bütün demokratik değerler anlamında her zamankinden çok normalleşmeye ihtiyacı var. Görüyoruz ki Mehmet Şimşek, önümüzde..
Mehmet Çatakçı
Tarihin en zorlu ekonomik kriziyle baş etmeye çalışan Türkiyenin ekonomide, hukukta, özgürlüklerde kısacası bütün demokratik değerler anlamında her zamankinden çok normalleşmeye ihtiyacı var.
Görüyoruz ki Mehmet Şimşek, önümüzde yerel seçimler olduğu için eksik de olsa ekonomide rasyonel adımlar atmaya çalışıyor. Ancak bugün seçim endişesiyle yarım-yamalak atılan adımlar, Türkiyeyi telafisi imkansız daha derin bir krize de sürükleyebilir. Bu açıdan, Körfez ülkelerinden gelecek bir miktar paraya güvenerek faiz artışının beklentilerin altında tutulması, Şimşekin hedeflerini dinamitleyen bir yaklaşımdır.
Nitekim Daron Acemoğlu, Merkez Bankasının 2:50 puan faiz arttırması, ve enflasyonun ve ekonominin geleceğini Orta Doğudan gelen paraya bağlanması gerçekten endişe verici diyerek bu tehlikeye dikkat çekmiş bulunuyor.
Bu meselenin sadece ekonomik boyutu… Esas itibariyle Türkiyenin ekonomide normalleşmeyi sağlayabilmesi için ciddi hukuk adımları atmaya ihtiyacı var. Ayrıca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanın İsveçin NATOya girişi vesilesiyle dile getirdiği AB hedefini yeniden canlandırma talebinin anlamlı hale gelebilmesi için de hukukun üstünlüğünü tesis edecek yeni bir yaklaşıma şiddetle ihtiyacı olduğu kesin.
Unutmayalım, Türkiyeyi AB çıpasına bağlayacak böyle bir değişim rotası, hem normalleşmemizi sağlayacak hem de orta ve uzun vadede ekonomiyi rayına oturtacaktır.
İktidarın yeni bir AB yaklaşımını dillendirmesi elbette önemli ama bunun gerçekleşebilmesi için Türkiyenin öncelikle yapması gereken önemli ödevleri var.
Euronewse Cumhurbaşkanı Erdoğanın ABye üyelik meselesinin canlandırılması talebini değerlendiren Avrupa Parlamentosunun (AP) Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amorun bu ödevlerle ilgili çok net ifadeleri var: Her ülke Kopenhag kriterlerini yerine getirmek zorunda. O halde Türkiyenin mevcut durumunu değerlendirmeliyiz. Mevcut durumda hiçbir değişiklik yok. Hiçbir reform yok. Aksine, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında tam bir geriye gidiş söz konusudur.
Ayrıca AB komiyonunun raporuna da dikkat çeken Amor, Ülkeyi tam teşekküllü bir demokrasi haline getirmek için görünürde bir siyasi irade olmadığıdır yorumunu yaptı.
Bu arada Alman Dışişleri Bakanı Baerbock da Türkiyenin hukuk devleti olmaktan ve insan haklarını gözetmekten oldukça uzak olduğuna dikkat çekerek, zor bir dönemden geçiliyor diye Ankaraya hediyeler verilemeyeceğini açık bir dille beyan etti.
Görüldüğü gibi eğer bu minval üzere gitmeye devam edersek, Avrupa Birliği hedefi uzak bir hayal gibi duruyor.
AK Parti iktidarının özellikle son beş yılda demokrasi azlığını daha da katmerli hale getiren uygulamaları dikkate alındığında bu hedefler imkansız gibi görünebilir. Ama unutmayalım ki aynı AK Parti iktidarı, ABye tam üyelik müzakerelerini başlatarak, Türkiyenin demokratik hedeflere yürüme adımlarını sıklaştıran bir partidir aynı zamanda…
Dolayısıyla demokratik bir Türkiye asla imkansız değildir, Yeter ki Erdoğan geçmişte olduğu gibi aynı değişim iradesini gösterebilsin.
Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan isterse, Avrupadan gelen bütün eleştirileri boşa çıkaracak bir adım atar ve Türkiyenin demokrasi kalitesini bir üst lige taşıyabilir.
Mesela bir sabah kalksa ve 2004 yılında kendi iktidarı döneminde iç hukukumuzun bir parçası haline getirdiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Türkiye ile ilgili verdiği kararlara uymak zorunda olduğumuzu net cümlelerle ifade etse kim ona engel olabilir ki…
Görüldüğü gibi sürdürülebilir bir demokrasinin oluşmasında Türkiyenin ayağına pranga vuran, büyük hedeflere yürümesini engelleyen, antidemokratik ülkeler ligine mahkum eden ve bu yüzden de her geçen gün ülkeyi yoksullaştıran temel problemlerin çözümü, sanıldığı kadar da zor değil.
Yeter ki yine bizzat Erdoğan tarafından dillendirilen Yeni Avrupa yaklaşımı konusunda güçlü bir siyasi irade ortaya konabilsin, gerisi kolay…
AK PARTİ AYDIN MİLLETVEKİLİ MUSTAFA SAVAŞIN BAŞARISI….
Ak Parti Aydın Milletvekili ve TBMM KİT Komisyonu Başkanı Mustafa Savaş seçim bölgesi Aydın’da bir başarıya daha imza attı.
Daha önca İYİ Partide olan Nazilli Belediye Başkanını Ak Partiye transfer etmişti.
Geçen günde yine İYİ Partide olan İncirova belediye Başkanını Ak Parti saflarına katarak Aydın’da gücünü bir kez daha ortaya koydu
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)